15 Ekim 2011 Cumartesi

:)

Sorgusunu kendime sorduğum...Ama saçmalama durumunda olduğumdan...

kendime...

özür dilerim..
kimin olduğunu bilmediğim yanlız kaldığım duvarlar var iken ...
belki haklı olanı sorgulama duygusundan kaybolup kimseyi
anlatmadan...
özür dilerim...
belkide ölen benim sana hesap sormadan ...
bazen sanki içimde anlamı olmayan bi fırtına kopar...
bazen sadece durulmak isterim...
ne yapacağımı şaşırırım...
ama her defasında ne olursa olsun ağlamak gelir anlamsızcasına...
eski bir istanbul sokağında çekilen siyah beyaz bir film karesi gibi...
istanbulu düşledim ve bir telefon çaldı...
istanbul dedi...
gel dedi...
bekle dedim...
hatıralar dedim...
siktir et dedi...
ben varım dedi...
geliyorum dedim...
bekle dedim...
eski bir hayali yaşarcasına...
sevdiğin ama göremeyeceğin anıları yaşamak istercesine...
bekle dedim...
ve sustum.anladı...

Kime....

taşındık...yeni hayatlarımızdan insanlar bilmeden...
bilipte umursamazca davrandığımız duygularımızdan...
zor olan değildi bu belki ...
ama..
amaların içimizde bıraktığı izlerle...
taşındık...
içimizde varlığını bildiğimiz insanlar fark etmeden...
taşınma duygusunun içimizde burukluğu ile..
bir parça sabun..
bir parça kurabiye ile..
veya kimine göre elektirik kimine göre gaz kaçağı ile...
taşındık...
içimizden,kendimizden...
belki senden taşındık.farketmediğin içimdeki saklamakla hükümlü olduğumuz
şeylerden...